DeKarma Reloaded and the Wrath of Various Gods

Tuesday, January 30, 2007

Modem tanrılarına çemkirince Elektrik tanrılarının gazabına uğradım. Alınmış/sinirlenmiş/ve hatta/kudurmuş olmalılar -yes, they must have been so-. Feriştahınız gelsin efendim, sevgiler.

Evet,
muhabbeti tadında bırakalım -tam da tadından yenmeyecek kıvama gelmişken- ki devamını iple çekebilelim!

Ama birimizin bunu yapması lazım, aksi takdirde iple çekebileceğimiz bir şey kalmayacak sanki?

Bi deneyelim;

İyi geceler?
Tatlı rüyalar?

İkisi de mi? Şahane! Bayık hatta dandik olabileceğini düşünmüştüm bu haliyle; zira bu gece daha fazlasını hakediyor, boşuna renklenmedi bu kadar, değil mi !?

İyi geceler o halde ve görüşürüz ve toplamda 4 (dört) ünlem, fazlası anlamı güçlendirmeye yetmeyecektir.

sleep tight,

!-!-!-!

DeKarma

Monday, January 29, 2007

Girizgah şu şekilde olmalı;

Tohuma can veren, yoktan vareden yüce rabbim, sen neler yapıyorsun böyle!

Yazının çıkış noktası ise şu şekilde olacaktı;

"Hi lecturer."
"Hey, dear. I do have a name, you know!"
"Ok."
"Ok." *shoots himself*

ya da,

"1 bardak arsenik alabilir miyim lütfen? Paşa olsun mümkünse?"

Güzel, gayet güzel. Umut şeysinin 2 (iki) yüzlülüğünü yüzüne vurup alt edebilmişsem ne mutludur bana. Edememişsem de içimde patlayacaktır bir kez daha, alışılmadık bir durum değil, yine ne mutludur bana.

Previously On..What was it again!?

Sunday, January 28, 2007

[Seattle'a gitmek istiyorum, üstüne tıp okuyup ~Grace Hospital'da intern olmak istiyorum, sonra diğer internler ile kanka olup hayatımda daha fazla değişiklik/yenilik istememek istiyorum.]

Photobucket - Video and Image Hosting

Evet, az önce şanlılar şanlısı Grey's Anatomy'nin 3. sezon 13. bölümü Great Expectations'ı izledim. İzlemek eylemi yetersiz kalacaktır bilgisayar karşısında geçirdiğim 45 + 45 dakikayı tanımlamak için; zira izle, az geri al, tekrar izle, kan pompala, bi daha geri al, izlemeye devam et (A-aa pompalayacak kan kalmamış, acil takviye gerek!) sıralamasında devam eden sürecin bitmemesi için -literally- her şeyi yapardım, evet her şeyi!

Önce her şey bir toz ve gaz bulutuydu, sonra diziyi izlemeye başladım 1 yıl kadar önce. İlk bakışta hepi topu bilindik hastaneli, acil servisli, kanlı-revanlı, gülmekli-ağlamaklı vs. bir dizi izlenimi yaratırken, ilk bakışı takip eden bir kaç dakika içinde nasıl bir fenomen haline dönüşeceğini içten içe hissettirmeyi başarmıştı. Deliler gibi yapılan download ların sonunda -her güne yaklaşık 6-7 bölüm düşecek şekilde- ilk sezon ve 2. sezonun neredeyse yarısı bitiverdi. Bir sonraki bölümü izlemek için 1 hafta uyuz uyuz beklemekten hiç hazetmem bu arada, kişilerin aksine heyecanıma heyecan katmaz, katmadığı gibi histeri krizlerine girmeme sebep olur. Elimdeki bölümlerin sindirimi tamamlandıktan sonra ise yapacak başka bir şey kalmadı ve kaderime boyun eğip Perşembe'leri bekler oldum kukumav kuşu misali. Amerika'da *henüz* 3. sezonun yayınlanıyor olması gayet mutluluk verici bir hadise dolayısı ile..bekleyecek çoook şey var demektir *yuppiiii* !!

Photobucket - Video and Image Hosting

Dizinin başarısını da farklı pek çok şeye bağlamak mümkün. Üstün oyuncu performansından -evet, kılişe- tutun da sahneye göre müzik seçimine -evet, daha kılişe- kadar onlarcasını sıralamak mümkün. Şahanenin şahanesi, fevkaladenin fevki, onun osu, bunun busu işte; izlemek gerek illa ki :)

Peki kendini tekrar etmeyi bir borç bilen, tarihi yeniden yazmayı ilke edinen ve hatta zıkkımın suyunu çıkarıp pekine mum diken "Türk televizyonu" nun klonlarına klon ekleyip bahis ettiğim "masterpiece"i de sonu gelmez koleksiyonuna katması şart mıydı, sorarım!
En azından isim konusunda orjinalliğe kaçmış adamlar (bkz. doktors) -hem öldürelim hem de hakkını yiyelim- ; Pakize'nin Anatomisi ya da Kezban'ın Şurası da olabilirdi (sen gösterme yarabbi).

Peh!

Klonumuzun içeriğine gelince, izlemeye çalıştığım ilk bölümünde her şey fazlasıyla falsoluydu. Olay akışını -nedense- hiç zorlanmadan tahmin edebilmem ve replikleri elemanlarla birlikte sahne sahne -yine nedense- tekrarlayabilmem durumun ne kadar yüz kızartıcı boyutlarda yaşandığını anlatmaya yeter sanırım. Bir de çirkinlik abidesi Kuthsi gerçeği var Aysu(n?) Kayacı ile birlikte -kısaltınız, A.K. olur kendisi, haha ironiye bakınız!- , ekibin kalan kısmı hayatında en az 1 (bir) kez kamera görmüştür tahminimce; lakin durumu kotarmak için yeterli değil, defolunuz bi zahmet!!

Buradan dizide emeğine edilesi herkese teker teker seslenmek isterim;

1. senaryoya bir takım kültürel unsur sokuşturmalarıyla (bkz. tarhana çorbası, yaprak sarması, domuzun dinimizde günah olması vs.) olanı değiştirmiş/yenilemiş/kendinize adapte etmiş olmuyorsunuz; gözünüze gözünüze sokuyorum, gördünüz mü!?

2. karakterlerin isimlerini değiştirerek, yine yukarıda belirttiğim gibi, olanı değiştirmiş/yenilemiş/kendinize adapte etmiş/ve hatta/enteresan bir hale getirmiş olmuyorsunuz/olamazsınız/komik olur!

3. olayların geçtiği hastaneyi seçerken yaratıcılık sınırlarının zorlanıldığı ortada, ancak mekanın manzarası aynı olmasaydı bari, ya da o kocaman camdan bakıldığında "Evet, şehrin en güzel manzarası burada olm!" denilmeseydi vs.

4. hastanenin adı da Durhanım Kadın Memorial falan olsaydı mesela, takdirimizi kazanırdınız (ha-ha-haaa!).

5/6/7/...888 aynı şekilde devam etmektedir korkarım.

Bu bağlamda;

Sonuç/Dilek:
Reytink canavarına yem olunuz, yayından kaldırılınız, oturup biz ne halt yedik diyerek dövününüz/ağlayınız ve yine, bi zahmet defolunuz, gözüm görmesin!

I Need Some Fine Wine and You Need to be Closer

Saturday, January 27, 2007

"If this is what I think it is.." x 2

Mükemmel uyumun resmine dikkat lütfen!

Photobucket - Video and Image Hosting

Na-jay-jay, teşekkürler olsun tekrar, fevkalade mutlu ettin beni. Dediğim gibi; Perfect Timing, valla bak :D

Lost In FAQ

Friday, January 26, 2007

Her saniye başı değişmeyi kendine görev edinen ruh haline hükmetmeyi nasıl öğrenebilirim acaba? Ya da öncelikli soru şöye olmalı belki; böyle bir öğrenmeden bahsetmek mümkün müdür? Mümkün ise edinmek daha kalıcı/etkili/başarılı vs. olmaz mı?

...

Sorular soruları kovalarken kendi kovaladıklarımı kaçırdım, farkında değilim. Bir gün bir şekilde hepsiyle -tekrar- karşılaşılır elbet, önemli olan o zamana kadar yeni soruların türemesini engellemek -avunmalar bile züğürtleşmiş, yazık..-.
Evet, yeni görevimiz budur, başarılar DeSalvo!!

Bir de şöyle bir görev edinsek?
Şarkılara söylem uydurmak?
Mesela;

[Look Up]

..kaldığın her gece için tek bir harf karaladım önümdeki kağıda. bilinçli değilim, harfler toparlandığında anlamını bulacaksın sonra bana anlatacaksın. mecaz olmayacak "biz"de, her şey göründüğü gibi, görebildiğimiz gibi. iki satır doldu bile. okumak istemiyorum henüz, bu akşamı beklemek en iyisi..

[Salt Water Sound]

bir an sesimi duyduğuma emindim ama ortalık çok sessizdi. sonra mırıldanmaya başladım istemsizce, duyacak kimse yoktu, üzüldüm. bir süre devam ettim mırıldanmaya..aynanın karşısına geçtiğimde gülümsedim, karşımdaydı aradığım her şey ve sessiz..

Sıradan iki şarkı, sıradan iki söylem. Ben de sıradan olmalıyım benden olduklarına göre. Kelime oyunlarına da gelmemeliyim şu sıra zira canımı sıkıyor oynarken/oynatırken. Hiçbir şey dahi anlamındaki "de" nin ayrı yazılması gerektiğini bilmek kadar basit değil, ama önemli. Ne menem bir karmaşadır bu! Çözmeye çalışmadan kendini bırakmak mı gerek yoksa!?

..and yet another question to be answered with care -_-

night,

Nav...Vadevır VIL Bi!??

Kırk (40) yıllık çocuk şarkısını aabiye kıyafetler içinde, efendim kırıta kırıta ve hatta gayet rahatsız edici gırtlak nağmeleriyle söylemek aslen kimin fikridir bilinmez ama sevtapparman henfendinin canlı performansın dibine vurmuşluğuna şapka çıkartır bir de utanmadan saygı duruşuna geçerim.

Milletçe dil öğrenimi konusunda inanılmaz bir yeteneğe sahip oluşumuzun kesin kanıtı olan söz konusu videoyu sevgili Wykka'nın blogundan izlemek mümkündür.

[eahahahasktir! kadın ppppretty derken tükürüyo lan!]

Boşuna demiyoruz; Learning Grammar Is Worth Nothing!

alt başlıkları geçip manşete bakınız; "Failure In The.He"

Wednesday, January 24, 2007

[..and so the story ends, the.he said]

bölüm sonu her ne kadar facia tadında bitmiş olsa da sezon finali için bir "belki?" saklı duruyordu kıvrımların arasında bir yerde. beklenen olmadı, kıvrımlar daraldıkça bel bağlanan "belki?" de sessiz sedasız kayıplara karıştı. yeni sezon için beklemeye de gerek kalmadı bu durumda zira heyecanını yitiren esas oğlan the.he kariyerine son verip uzunca bir süre amaçsız yaşamaya karar verdi. mekanı terkederken de akıllara zarar şu sözler döküldü ağzından;

"NO.ENTHUSIASM.WHATSOEVER ."


over'nout.

a smile at the edge of the night

Tuesday, January 23, 2007

Yürüyünüz sevgili Tyra DeSalvo, kim tutar sizi demek isterim; diyemem, demem, dedirtmezler..

Demek dedirtmezler, öyle mi? Peki her şeyi neden bu kadar kargacık burgacık bir hale getiririsiniz diye sormazlar mı adama?

Şahsınız gayet kargacık burgacık zaten sevgili Tyra DeSalvo! Bir çözüm bulmanız gerek acilen, yoksa...

Yoksa? Ne? N'olabilir ki? Benden ayrılıp farklı bünyelere karışma hayalindesiniz sanırım hala! Kendinize geliniz lütfen. Defalarca konuştuk, tadı kaçar bu işin korkarım.

Konuşan hep sizdiniz hatırlatırım. Hem hangi taddan bahsedersiniz ayrıca!? Fevkalade suyunu çıkardınız varlığınızın!

...

Pıstınız, hayırdır! Ha-haa zor geldi, evet. Hiç hazetmezsiniz zaten altta kalmaktan. Kabardıkça kabardı egonuz, ne menem bir şeyse artık. Ne sanırsınız kendinizi anlamam! Hepi topu bir alt benlik, oturunuz oturduğunuz yerde.

Devam edin lütfen. Monoloğunuzun nereye varacağını çok merak ediyorum!

Köşeye sıkıştığınızı farkettiniz sonunda. Bırakın inadı rica ederim. İç ses olarak gayet başarılıyken neden bu üstünlük kurma çabası!? Sizinle mutlu değil, ne kadar zor olabilir ki bunu kabullenmek!?

Bu nasıl bir cesaret! Nasıl oluyorda bu kadar önemli bir konuda O'nun yerine karar verebileceğinizi düşünüyorsunuz!? Çok yazık..

O? Komik olmayın. Ben demek istediniz herhalde. Hadi gidin artık, keyfimi kaçırdınız yeterince. Bu konuda bir daha tartışmak istemiyorum sizinle. Görevinizi tamamen sonlandırmadan gidin dedim!!

..ve iç ses yavaş ama sert adımlarla yerine dönerken gelecek sefer alacağı intikamı planlamaya başlamıştır bile. Çok sinirlidir. Gözlerinden akan yaşları hiddetle silerken kapıyı çarparak oturur yere. İçerideki soğuğa aldırmadan düşünür dakikalarca. Kafasını kaldırdığında O'nun hala aynı noktaya takılı kaldığını görür ve daha da büyür öfkesi. "Tadını çıkar", der "Aramızdaki farkı çok yakında göstereceğim sana, tadını çıkar". Aynı anda O'nun içini beklenmedik bir ürperti sarar. Bu kez sert geçen konuşmanın ardından fazlasıyla yorulmuştur zaten. Odanın soğuduğunu zanneder, endişeyle kalkıp pencereyi kapatır. Yerine döndüğünde sigarasından son bir nefes çekip söndürür. Gözlerini kapatıp arkasına yaslanır ama huzurlu değildir. Neden sonra ellerini yüzüne götürdüğünde yanağındaki ıslaklığı farkeder ve içindeki ürperti katlanılmaz bir hale gelir. Yüzü de acımaktadır göz altlarından çenesine kadar. Kültablasında hala yanan sigaraya aldırış etmeden bir tane daha yakar, elleri titremektedir. Odanın ne kadar sessiz olduğunu farketmemiştir henüz. Aslında yalnız olduğunu zannederek yatağına giderken iç sesi çoktan rüyalara dalmıştır. Yüzündeki gülümseme ise odanın en uzak ucundan görülebilecek kadar belirgindir..

.Evet

Sunday, January 21, 2007

Şöyle sağıma ve de soluma bir baktım da kenara attıklarımın üstüne çıkmaya kalksam yedi cihanı seyreyleyebilirim kasıla kasıla, lakin işin sorgulama kısmına gelince sıçarım..sorgulattıranlar utansın..mı?.

.Evet

Tecrübelerin yeni tanışılan insanlara karşı takınılan tavır(lar) üzerindeki -illet- etkisi tartışılmaz, ancak çevrimiçi bir konuşma esnasında sorulan -kimi zaman- anlamsız sorularla -sözde hissettirmeden- yapılan karakter tahlillerinden ne kadar işe yarar bir sonuç bekler şahıslar merak ederim. Bir de yılların hıncını karşıdakinden çıkarmak istercesine getirilen eleştiriler var ki içler acısı. Buram buram paranoya kokan püskürmelerin sonunda ne geleceğini beklerken deney faresi gibi hissetmekten alamazsın kendini, iğrenç bir durumdur. Gecenin sonunda ise üzerinde yapılmaya çalışılan -ve normalde kıçınla gülmen gerekirken, anlam veremediğin biçimde, suratını düşürmene sebep olan- bu tahliller şahsın ne turşu suyu olduğunu çoktan belletmiştir bünyeye. Peki kabullenip çevirir misin yüzünü?

.Hayır

Kenara atılanların oluşturduğu akıl almaz yığına bir açıklama getirmeye gerek yok o halde. Aferim bünye, doğru yoldasın.

.Evet

İflah olmaz (mal) romantik olmak gerek. Asansör önündeki kalabalıkta kaybolmuş iki insanın çarpıştıktan sonra yere saçılan ıvır zıvırı toplarken göz göze gelip *click* o an dünyayı durduruvermesine benzer bir şey belki bahsettiğim iflah oldurmayan bu kıpırtı.
Tanımını sen yap, ben burdayım..yalnızca çeyrek yüzyıl oldu daha, vazgeçmek için çok erken.

.Evet

"L"

let the show begin.it's a sorry sight.let it all deceive.now I'm pains in me that I've never found.let the show begin.let the clouds roll.there's a life to be found in this world.and now I see it's all but a game that we hope to achieve what we can,what we will,what we did suddenly.but it's all just a show.a time for us and the words we'll never know.and daylight comes and fades with the tide.and I'm here to stay.

..and so the story ends.

Open Wide, Here Comes Original Sin. .. .

Saturday, January 20, 2007

There was someone and there was some other one and those two ones were -hypothetically and desperately and perhaps, not mutually- seeking the origin of love and were, inevitably, dying to become a single one.

This happens to be the story the first one of the two has been creating for not too long, but long enough to drive him -sorta- crazy.

Photobucket - Video and Image Hosting

..he is now busy wondering the end..a happy one or what!?.


"Bir Nefes Daha Var ya da Öldür İstersen"

Friday, January 19, 2007

Gün başladığı gibi devam etse/bitse ya da şu pioneer paranoia ruh hali kaybolsa artık bi taraflarım taa arşa değecek *needs a brain transplant*

[I never tried to feel this vibration]
&
[I never tried to reach your Eden]

(an itibariyle geldi ve gitti çoook şahane çoook)

Yapılan okumalar sonucu bloğumun ağırlığı ve depresifliğiyle ilgili yorumlar yapılmasa pek güzel olacak sanki?. Şahıslar üzerine alınmasın rica ederim, zira olayın amacı bireyin kendi kendini kontrol edebilme yetisine sahip olmasıyla gayet bağlantılı bir biçimde iç sesleri, işitsel & sözlü halüsinasyonlardan ayırt ederek hal-i hazırda yeterince yoğun olan duygu/düşünce/hissiyatlarını daha da yoğunlaştırarak yazıya dökme eğilimine dayanmaktadır. Bu noktada "normal" olarak nitelendirilen insanlar şizofrenlerden -bir nebze de olsa- ayrılmaktadır. (Her söylemin dönüp dolaşıp şizofreni ve şizofrenlere gelmesi de ayrıca tartışılası bir durum, hayırlara vesile olsun!)

Başka bir deyişle, this very blog is just a means of expressing how this particular person feels at times when he does not feel like pretending to be someone that he does not want to be at all.
Just for the record, what you see may not be what you actually need to see.
So, why have I been writing all these when there's not even a stimuli worth taking into consideration?.
THAT is what we call a mystery and THAT, again, is what keeps us alive for the most part.!

[paylaşımcı ruh, way to go!]

Bakınız gayet rahatlamış vaziyette gidip yatacağım şimdi, oh :)

^_^ >^o^< (._.) ('-'*) (’-’*) (*´ο`*)

Not: Evet, hep Japon sımayliler yapıcam bundan sonra
(`0´)

everything's upside down today, including moi who is very very oh-so-very hApPy :o)

the.she and the.he and the.miracle

Wednesday, January 17, 2007

..içimden geçip gitti, nesi kaldı, neler götürdü, ne anlattı, ne anladım, ne söyledim, neleri duydu..hepsi aramızda.

çok yakında görüşürüz;

simplicity and the very self of a 'blah' guy

Tuesday, January 16, 2007

.my life is way too complicated, I want to simplify the hell out of it.!!

Tek cümleyle destan yazmak böyle bir şey olsa gerek. Düşünceleri dolayısı ile kelimeleri toparlamak çok zor bu gece, nedendir bilinmez. Gün boyunca hiçbir şey (?) yapmamış olmanın ya da kafamın mukus illetiyle dolu olmasının bunda etkisi vardır mutlaka, lakin altında başka nedenler arar vaziyetteyim.

Anlatacak çok şey var ama ne kadarını anlatmalıyım ya da anlatmalımıyım bilemedim.

Hadi baştan başlayalım;

..good times, bad times, sweet wine, bad wine; even better, fine wine..is what I need and you, to your surprise, need to be a wee bit nicer. .

Evet, daha başarılı sanki?.

Onaylayacak ya da aksini belirtecek biri lazım gelir an itibariyle, gönüllü olan?.

just noir

Sunday, January 14, 2007

anlamsız sesler çıkarıyorsun bazen ama sorun değil. harfler bile hiçbir şey ifade edemez çoğu zaman, utancından kaçacak yer arar bilirsin. gerekirse susar beklerim, olmadı izlerim sadece..yeter ki kaybolma ortadan.

bak yine küçük harfler, yine kısa cümleler. hadi başla?


back in town, bitches :)

Monday, January 08, 2007

Evet, bu sabah itibariyle bitmek bilmeyen tatili bitirip döndüm evime, annem de burada 1 hafta falan, keyfim yerinde gibi..bakalım.

[bi yeni yıl komenti falan şeyetseydin bari beee ibiş işte poff (ağır nokta)]

9 gün sonunda -yeniden- edindiğim deneyimler;

1. I fucking hate Antalya,
2. I fucking love the way I live here,
3. I fucking need to asdhgkslhegagsfad haha!

yeter bu kadar, hadi later!