Wishy Wishy

Saturday, April 11, 2009

Wykka mimlemiş hoş mimlemiş, de blog dünyasında değişmesini istediğim pek bi'şey olduğunu sanmıyorum - varsa da farkında değilim, zira kimsenin blogunu düzenli olarak takip etmek ya da google reader ve sayir bi'şeyler yordamıyla kim ne yazmış bakmak/ seçmek/ yorumlamak gibi alışkanlıklarım yok. Sırf bu nedenle ancak genel-geçer ayar olduğum bi'kaç husustan bahsetmek isteyebilirim;

* bi insan noktalama işareti kullanmadan nasıl bi'şeyler yazar anlayamıyorum. konuşurken de ölesek ölesek mıymıylanan tembel hayvanımsılara benzetiyorum kendilerini. yazı yazarken kullanılması lazım gelen noktalama işaretlerinin de, kasap vitrininde koyunların g.tüne sokulan karanfil ve diğer yeşilliklerden belli bi farkı var bu bağlamda.

* cümlelerinin başı bi yerde g.tü apayrı bi yerde duran insanların da el-göz koordinasyonundan yoksun olduğunu düşünüyorum. kimsenin kimseyi bu kadar yormaya hakkı olmamalı.

* kimse kimseyi yormamalı demişken - voodoo da bahsetmiş hal-i hazırda-, bazılarının bu blog işini haddinden fazla ciddiye aldığı çok açık. herkes kendi "alanı" dahilinde istediği fikri savun-ma-ma hakkına sahipken, birilerinin kalkıp çakma cengaver triplerinde yaygara çıkarması mallığın önde gideni çok afedersin.

* son olarak, bi zamanlar bizim bloglara musallat olan bi hatun vardı düdüklediği adamların çetelesini tutan. şu şu yaştaydı şu pozisyonları severdi çükü de şu kadardıdan ibaretti yazdığı her şey. sexbook konseptine fikir verebilirmiş aslında. komik.

The Office

sarcasm at its best, ha!

Jr.

Thursday, April 09, 2009

İflah olmaz - tatmin edilemez müzikal ego ne zamandır bu albümün çıkmasını bekliyomuş meğer. Beğendiğim her şeyi saplantı haline getirmekten kendimi alamıyorum, alamadığım gibi etrafımdaki herkesin aynı zevke gark olmasını bekliyorum, olmayınca da kınıyorum.

Neyse işte, bi önceki albüm The Understanding sonrası benzer kafada bi'şey çıkmaz diye düşünürken, geçenlerde Happy Up Here'ın "sevimli" videosuna denk geldim ve müzik itibariyle vardığım sayımın ne kadar doğru olduğunu gördüm. Sonra albümün tamamını dinleyince kendimi kınadım, o ayrı.

Aslen The Knife adlı dünyanın cidden en gereksiz (iki kişilik) guruplarından birinde vokal yapan Karin Dreijer, Junior'da da 2 şarkıda misafir san'atçı olarak göstermiş kendini. Şarkıların ne birinde ne diğerinde What Else Is There havası yok bittabii; kaldı ki Tricky Tricky gayet çocuk şarkısından bozma bi Röyksopp tekerlemesi havasında (bkz. is six afraid of seven 'cause seven eight nine?). This Must Be It güzellemesiyse oldukça başarılı. Bu bağlamda, Karin gurubunu kapatıp bu adamlarla kariyerine devam etmeli.

Kendi favorime gelince :drumroll:, vokal yapan Robyn o Robyn mi bilmiyorum/ bakmadım ama The Girl and the Robot kesinlikle kırmızı kordelyalı yıldızlı pekiyi bi şarkı. Dinleyin, evet.

edith: evet, o Robyn o Robynmiş. bi halt anlamadık derseniz şuraya bakın. Karin sözümü dinlemiş, gurubu şimdilik kapatmış ve solo çalışmış. bi de yeni favorim Vision One, j'adoğr!

Midnight Radio

. filmlerde ve sayir eski sevgilisini görünce birden afallayıp bulunduğu yeri apar-topar terkeden şapşal insan triplerine hiç anlam veremez-dim. hayat bir kitap bense aciz bir kurt, yaşadığım aydınlanmanın yarın sabah uyanmak için en güzel bi sebep olmasını beklerken bi baktım hadise hala çok anlamsız. diğer taraftan illa ki everything happens for a reason. aslında ne kadar nefret dolu bi adam olabildiğimi gördüm. no kidding. irkildim. mekanı terkettim. herkes kendi şapşallığına yansın.

. sabah uyanamıyorum diye söylenip ota-boka şarlayan da ben bak gece oldu uyumak istemiyorum koy gtüne diyen de ben. ben neyim şimdi!? kendimi en çok böyle zamanlarda seviyorum sanırım.

Morning Sickness

Wednesday, April 08, 2009

Yandan yemiş mesai saatlerinin sabahın zkinde başlaması gerektiği hangi dahinin fikriymiş çok merak ediyorum. Bi de erken kalkmaya bünye alışırmış, biyolojik saat süper tickler ve tocklarmış falan felan. Alışamıyorum! Yapamıyorum! Her gün 1 saat fazla uyumama rağmen doyamıyorum! Ofise yürüyorum yine açılamıyorum! Kafamdaki tuğlalardan ev yaptım, adını da brickshithouse koydum gitti, afiyetle.!

Ka-boom!

Wednesday, April 01, 2009

Herkesi ikişerli ve üçerli guruplar halinde şemsiyeli kürdanlara geçirip zeytin niyetine raspberry arsenik kadehlerinde boğasım var. Sonrasında da "züksen tamamlayamıycan eksik ders yükün karşılığında gtüne giren şemsiyeyi açmakla görevlendirilmiş bulunmaktasın, hayde!" diye bi üst yazı. Ağzım kulaklarımda dünya kardeşliğini kucaklıyorum şu an, o derece. Cheers!