Nerdeyse hiç anne sözü dinlemedim, hep burnumun dikine gittim (so capricorn of me, I know) gittiğimle kaldım, 360 derece dönüp kıçımın üstüne oturdum; ama pişman olmadım, "dinleseymişim böyle olmayabilirmiş, evet." dedim, yine bildiğimi okudum. Peki neden şimdiye kadar yaptığım hiçbir şeyi ben yapmışım gibi hissetmiyorum ki! Yükte-hafif-pahada-ağır kişilik atraksiyonu sırasına geçmiş gibi görünen bi'takım alt benlik yaratmalar ve bunlara isim koyarak kendine ait özellikleri kardeş payı etmelerin doğal bi sonucu olabilir belki. Hani insanlar "bedenimden sıyrılıp bi süre dışardan kendimi izlemiş gibi hissettim, çok enteresandı." der ya, onun gibi işte. "Mütemadiyen" vs. "Bi'süre" hadisesi ortaya çıkmakla beraber darma ve de duman eder ortalığı bu durumda. Her gün aynı şeye ayıkmakla birlikte, deja vu'nun suyunu çıkarmanın pek çeşitli türevine şahit olunmasına rağmen iki-elle-bi-zki-doğrultamama hissiyatının önüne geçememek takdirlere şayan, fenafillahlara iflah, sittin düvele timsal bi vak'a-ül menemdir.
Her şeye rağmen kendimi askere gidecek kadar bile büyümüş hissetmiyorum. Kapının önünde duran üç bantlı ayakkabılar da ya zevkli bi adam olduğumun ya da sürekli kendimi tekrar ettiğimin göstergesi, çok karıştım, bilmiyorum.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 bows:
Post a Comment