Günlerdir bünyeyi kukumav kuşusu gibi düşündürttüren ve yine bünyede uçuk olarak kendine yer edinen askerlik mevzusuna son noktayı (nerdeyse) koymuş olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyor olduğumu söylemeyi çok isterdim ama yaşamıyorum, yaşayacağımı da sanmıyorum. Dünyanın en gereksiz "şey"i dünyanın en gereksiz zamanında nasıl oluyo da hayatımın ortalık yerine cuk diye giriveriyo anlamış değilim. Ya da neden hala böyle bişi yapılıyo ki in the first place!?
Özgür ruhumun hiç bilmediğim koşullar altında sözde kısa olarak adlandırılan beş aylık bi dönem boyunca saçma ve de sapan bi yere tıkılacak olması miğde kıramplarına sebep oluyo gayet. Tipik oğlak erkeğim, back the fuck off, budur.
Diğer taraftan kılişe ötesi bi söylem var ya askere giderken mümkünse arkanda kimseyi bırakma diye, heh işte ne demektir o pardon!? Kendisi direkt negatif koşullanma değil midir? "Askere sevgilini bırakıp gidersen bil ki teoride seni, pratikte onu düdükleyen birileri çıkar!" kadar basit bi hadise midir acaba! MythBuster moduna geçip aksini kanıtlamayı bir borç bildim kendime, evet.
Yazdım kurtuldum ama rahatlamadım. Vicdani hakkımı kullanıp Pisuvar Köpekleri'ni başımıza musallat eden yurttaşlarımı reddettiğim gibi askerlik zamazingosunu da reddetmek isterdim toplumsal bilince öncülük edeceğini bilsem ama oluru yok korkarım. Üniversite yıllarında 20 kişi aynı anda aynı bilinçle dersleri asmayı bile beceremeyen insanlarız biz he-heyyt! Herkes yapıyo nasıl olsa de ve katıl sürüye işte, daha kolay ne var!?.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 bows:
Post a Comment