lala laaa la laaa la

Friday, December 29, 2006

Gerçek doğumgünüm kutlu olsuuun!!
Eskiden saat 12.00 olduğunda mesaj yağardı, bu yıl hiç hareket yok..n'apalım..kalan sağlar benimdir!

Öğrencilerim sınav sonrası sürpriz yaptı bugün. Cidden sürpriz oldu ama! Krokanlı pasta almışlar kocaman bi de hediyeler falan..mutlu oldum.

[too bad I'm going to have to fail a few of them]

Yarın son..Cumartesi sabah Antalya..8 Ocak'a kadar iş yok ama tez var, buna da şükür.

Herkese mutlu yıllar dilemeli şimdiden!

[I hope 2007 kicks 2006's sorry ass]

^_^

Hiç keyfim yok sabahtan beri, çok yorgunum. Dün gece haddinden fazla eğlenerek kotamı doldurdum sanırım. Keşke her gece dün gece olsa?

Doğumgünüm yarın ama dünden kutlamayı yaptık tüm ahali. Valla fevkaladeydi her bi şey..yine Hayyami ve ardından If, ama öyle böyle If değil bu defa. Kudurmuşluğun bu kadarına yuh/pes ve hatta utanmadan "way to go us bitches" demek isterim..buyrunuz;

Hayyami'deki fırtına öncesi sessiz(!)lik (ıyyk) sonrası Wykka the Magnificent, Anılmanıl ve şahsım yürümek suretiyle If'e gittik. Na-jay-jay & the husband, Kenomeno ve Vudukızım ise bizden önce araba suretiyle mekana varmış bulunmuş. Hopeless couple Tuuba ve Utku da gayet bağımsız yürümeyi tercih etmiş, sonradan farkettik:P
Bu arada, Hayyami'de şarabın şırıltısıyla muhabbetin en koyu hali yine muhteşem ikiliyi başarıyla oluşturuverdi. Lakin bu defa vişneli şarap denendi ve olanlar oldu :) Çok ağır meret ama lezzetine diyecek bi şey yok orası başka. Ve tabi pasta da almışlar bana..şahaneydi :D

Hmm evet, If..Vudukızım ayırtmış en güzel masayı tam sahnenin dibinde. Girer girmez başladık zaten eğlenceye. 80'ler eşliğinde dans ve alkol gibisi yok sanırım. Diğerlerine sırtımızı dönmüş coşarken beklenen gurup karanlıklar ardından beliriverdi (bkz. G.E.C.E). Çalmaya başladıkları andan itibaren geçiverdik kendimizden. Bu defa alkol işini abartmadım ama, gayet kendimdeydim tüm gece, kutluyorum kendimi. Gurup elemanlarını da kutluyorum bi taraftan, zira hem canlı hem de bu kadar “lezzetli” olmayı her insan evladı beceremez inancındayım. Aşık mıyız? ı da dinledikten sonra aksini düşünmek pek muhtemel değil zaten.

Vudukızım ve Wykka the Magnificient ile birlikte groupie ilan etmek isteriz kendimizi, ilgililere duyurulur eahaheahah

İlerleyen dakikalarda doğumgünüm kutlandı sahneden, sıradaki şarkı da bana geldi :) Hal-i hazırda pek severim Drive’ı, güzel de çaldılar, keyfime keyif kattılar.

Daha fazla detaya gerek yok. Yalnız şunu söyleyeyim hemen, gecenin sonunda gurubun davulcusu Eren efendi *bows* yüzünden hasetimden çatır çatır çatlayarak kendimi mal ilan ettim, hayırlı uğurlu olsun!

Bi de vestiyerdeki eleman var tabi..montları beklediğimiz süre boyunca worms tadında “victory, c’ya, stupid, bye bye, revenge vs.” kafa ütülediğim yetmezmiş gibi saykokilırkesköse, vulevukuşeavekmuğasesuğa nidalarıyla delirince hayatımın bakışını yedim kendisinden, saygılar.

Bi dahaki sefere yine aynı kadro, aynı keyif aynı vs. inşallah!

later..


[siyah kazaklı nerelerde acaba acaba!??]

Pussy-free

Tuesday, December 26, 2006

Blog modunda değilim bu gece, lakin akıllara zarar bi şey oldu, yazmazsam olmaz.

İnternet denilen hadisenin esasen hangi amaç(lar) doğrultusunda kullanılırsa bi halta yarayabileceği konusunda destan yazmaya gerek olduğunu sanmıyorum (bkz. bilgi edinme/edindirme, eğlenme/eğlendirme, çift bulma/çiftleşme vs.). Bahsettiğim bu eylemler için de öyle fazladan zaman ve efor harcamaya gerek yok (yine bkz. google vb.). Ancak, her şeyin olduğu gibi internetin ve internet üzerinden gerçekleştirilen eylemlerin de bi kültürü olması gerektiği düşüncesindeyim. Google yoluyla herhangi bi şey araştırırken seçilen anahtar kelimeler bu konuya gayet şahane bi örnektir mesela. Akla gelen her şey olduğu gibi yazılıp aratılırsa üstüne de utanmadan sonuç beklenirse mal gibi kalınır ya da bugün olduğu gibi alakasız bloglara ulaşılır, "elde tutulan" ne varsa durduğu yerde patlar!

Evet, gün içerisinde pek güzide bloguma şu anahtar kelimeler aracılığıyla ulaşılmış:

*"Si*ilmiş *m nasıl olur"

Nasıl bi sonuç beklenir bu aramadan?

- güzel olur
- şahane olur
- yavan olur
- hadise öncesinde nasılsa öyle olur
- hiç bakmadım
- hiç görmedim
- kullanım kılavuzuna bakınız
...

Umarım istenilen bilgiye ulaşılmıştır (hıhı!) diyerek kaçar giderim bu diyardan..

*blogumun bahsi geçen şeyin öncesi ve sonrasıyla ilgili herhangi bi aydınlanmaya vesile olması olası değildir!

Brrrr-ing Me Some-you-thing Warm, Will You!?.?

Sunday, December 24, 2006

Çok üşüdüm bu gece, kar yağsın artık! O zaman daha ılık olmayacak ama yağsın işte, bu kadar soğuk olmaz belki? İçim dışarıdan daha soğuk zaten..ılıyıp ılıyıp buz kesiyor meret ufff

Bu akşamki kırmızı yılbaşı topunun -hani şu yılbaşı ağaçlarına asılan parlak olanlardan- üstündeki yansımamız gibi olsa her şey? Çok şahane valla desek ama bi fotoğrafını bile çekemesek, öyle bakıp kalsak sırıtarak? Hakkında binlerce yorum yapıp eğlensek ama dokunmaya kıyamasak? Dokunursak iz kalır, büyü bozulur diye korkup içine hapsolsak, hiç çıkmasak? İçindeyken dışarıyı da kendi yansımamızı nasıl görüyorsak öyle görsek [sıcacık-huzurlu vs.], gördüklerimize inanamayıp hayallere dalsak? Hayallerimizde başka kırmızı yılbaşı topları bulsak, hepsinde yansısak, hepsine hapsolsak tekeer teker? Sonra kaybolsak sessizce..ne dersin?

Ilık, soğuk, sıcak, soğuk, ılık, daha soğuk, ben, en soğuk..
.

lastefem mednıs

dırırırıınn!!

audioscrobbler/lastfm zımbırtısında *27.000* sınırını itinayla aşmış bulunuyorum..hatta 27.027 olmuş utanmadan..hoş bi rakkam :D
Parti yapayım diyorum ama kimsecikler yok..wykka var ama o da yok gibi, hystronic deli olucam yine peşin peşin söyleyeyim ehaha

Bu aradaaa güncemkom a da el attım bu gece itibariyle, eksik kalmıştı, ezilmesin diye aldım bünyeye, hayırlı olsun!?
Pakize yaptım onu da, birlikte kepaze oluruz falan diye..bakalım.

[Agr(a)esifim hatta pasif-agr(a)esifim, bilinmedik bi şey değil, sus bi önce! Bakışlarım da rahatsız eder adamı, yerin dibine sokarım tek kelime etmeden! Kriterlerim var bi kere, her sorulana cevap vermem, ne soracağını bileceksin, ifrit etmeyeceksin beni! Canım ister unuttururum İngilizce yi, istemezse her şeyi geri sokarım kafaya, çıtını çıkaramazsın! Hah şöyle, naşşş!!]

^özet geçtim, ferahladım :)

nite nite

Olay Budur..Huzura Erdim.

Saturday, December 23, 2006

[hold me closer tiny dancer..]

Yaz havası vardı bugün, yaz sıcaklığı yani, geçen yaz olduğu gibi, sevdiğim gibi. Sıcak değildi hiç, hatta çok soğuktu ama sıcaktı işte, anlaşılmıştır.
Özlemişim demek isterim!
Tatil dönüşü çok eğlenmek..biz..wykka :) Na-jay-jay, sen de al şu internetini artık!

x: I have to go home!
y: you ARE home!
z: take me with you!?


Jamie & Jamie & I & The Others

Thursday, December 21, 2006

[What's it like to live in a male-dominated, female-oriented, underestimated and overrated planet-like kindergarten full of insecure homo-effing-phobics!?]

Dün gece izlediğim Shortbus isimli şaheser ister istemez bu soruyu sorduruyor bünyeye. Kimine göre bildiğimiz hardcore porn, bazılarına göre softcore drama, pek azına göre de fairytale tadında bi love story/ "easy-to-relate self-story" olarak tanımlanabilir. John Cameron Mitchell'in dehasına laf edebilecek olan beri gelsin demek isterim zaten. Hedwig and the Angry Inch'i izledikten sonra bi süre kendime gelememiştim. Shortbus'ın yarattığı etki de aynı şiddette diyebilirim. İki film birlikte değerlendirildiğinde oturulup hakkında itinayla düşünülmesi gereken bi mesajlar silsilesi çıkıyor ortaya.

Photobucket - Video and Image Hosting

Her şeyden önce "insan" olmak önemlidir mesela, toplumdaki roller ne olursa olsun istediği/hakettiği hayatı yaşamalıdır insan dediğin. Önyargıları bir kenara atıp herkesi aynı görebilmelidir, göremese de denemelidir en azından. En yakınında olan (lar) ın da sürekli eleştirdiği, beğenmediği ve hatta tiksindiği kimse (ler) den olabileceğini düşünüp ona göre takınmalıdır tavrını. Fark yaratmalıdır, yarattığı farkı gösterebilmelidir. Korkularıyla yaşamayı öğrenip başkalarını da korkutmaktan vazgeçmelidir. Hayatın sadece bi tercihler bütünü olmadığını idrak etmelidir. Zorlandığı anda algılarını açıp anlamaya çalışmalıdır, aksi takdirde insan olmanın ne gibi bi özelliği olabilir ki! -herhangi bi özellikten bahsetmek mümkünse tabi-.

Klişe/kalıp/öğreti/dayatma/gelenek/inanç (ne derseniz deyin) vazgeçmeli bunlardan kısacası. Herkesin her şey hakkında bi fikri var, lakin mevz-u bahis fikirlerin aslında kime ait olduğu gayet meçhul..

[I am just A person on my own]

* Tell me what color you are..
- A rainbow, I would say..
* And..your OWN color?
- ...
* It shouldn't be that hard..
- ...
* ...
- Blue..!

A Perfect Lie -Circle daha güzel-

Monday, December 18, 2006

Hmm Nip/Tuck 4. sezon da bitti hayırlısıyla. Okumalar sonucu kesip-biçmeli, entrikalı, ağlaklı, Christian's butt lı, yalanlı ve dolanlı 2 sezon daha olduğunu öğrendim, sevinç verici bir durum tabii ki. Tam da nasıl uzatacaklar daha acaba acaba diye düşünmeye başlamıştım..ki finale gayet yeterli bir cevap sunmuş bulundu. Ooo yeeeaa Hollywood!! nidalarıyla yeni sezonu bekler vaziyetteyim.

Photobucket - Video and Image Hosting

Diğer taraftan Grey's Anatomy 3. sezon 11. bölüm 4 Ocak'a programlanmış, krizlerdeyim. 10. bölüm 2 hafta önce yayınlandı zaten, daha ne bekletirsiniz zıkkımın dibine kadar poffff :/

O zamana kadar dizinin yerli versiyonuyla mı idare etmeli!?

[ben bi kendimi camdan atıp geleyim!!]

Bu arada burada (hangi söz sanatı bu?) belirtmezsem haksızlık olur, G.E.C.E isimli güzide bir gurubumuz var Ankara ortamlarında. Birkaç zaman önce tesadüfen (!) (eahahaha) haberim oldu kendilerinden ve sonrasında (Allaaam ne büyüksün) yine tesadüf eseri bi şarkılarını dinledim. Diyorum ki fevkalade, kesin patlar! Emre Aydın kişisi "bile" patlamış yani, yok catchy imiş yok sözleri şahaneymiş..b*kmuş püsürükmüş, geçiniz kısacası.

Neyse işte, mevz-u bahis sarkı İçinde Saklı..gayet başarılı..tebrikler!

*be back later..

Make Mr. Me Mr. You

Friday, December 15, 2006

Okutmandan çok okutulan modunda bi hafta geçirdim, neden bil(m)iyorum gayet tatsız/başarısızdı. Sırf bu nedendendir ki; bu geceyi özlü sözler gecesi ilan etmekten kendimi alamamaya karar verdim.

1. "..the crack inside your fucking heart is me.." -or vice versa- her hali kabulumdür, hastasıyım.

2. "between black and white there's a thousand shades of gray" bi tanesine bile denk gelmişliğim yok velakin. (you are so not alone, voodoogirl)

3. "I'm ok when everything's not ok" Tori üzerine yorum yapmam, herkes bilir.

4. "I am very *happy*, so please hit me" aynı şekilde "I'll grow back like a starfish" Ooooh, Antony!!

5. "I only make jokes to distract myself from the truth" how appropriate, is it not?

6. "And I'll shout and I'll scream but I'd rather not have seen and I'll hide away for another day" nereye kadar demeli..mi?

7. "tears on the sleeve of a man, don't wanna be a boy today.." bkz. #3

8. "Too late to learn from experience, too late to wonder how to finish first" *sigh*

9. "If today is all we see, then tomorrow seems to me is just an illusion we believe"

10. "If it takes another life, I'll wait for you on the other side" ne kadar arabesque görünse de değil, bi şekil edininiz.

[devamı gelecek elbet]

Bu arada kimsenin izini sürmemek en iyisi sanırım. Konuştuğumuz gibi sevgili wykka, yeni bi şeyler sorarsam cevap vermiomuş gibi yap, çok ısrar edersem geçiştirmeye çalış, lakin bayarsam yapacak pek bi şey yok..ıslah olmam zor bu saatten sonra :P


[as a man do you find, doesn't every boy smoke to cry]

the end is the beginning is so not the end.

Wednesday, December 13, 2006

gelin oldum, güvey oldum, falan oldum, fıstık oldum hepsi kendi kendime.
g*t oldum yine kendi kendime.
it can not be THAT bad, right?

A.: evet, haklısın!
C.: evet, bence de haklısın!
T.D.: oolm bi susun ya, malsınız ikinizde! b*k ettiniz her şeyi, toparlamak yine bana kaldı ooouff!!!

durum bundan ibaret. seni de attım bi kenara, geçmiş olsun.

back off, will ya!

no title, no nothing tonight

Monday, December 11, 2006

mysterious is boring and lame and ugh..why do you not just show up!??

hem ali hem caner gayet sıyırmış, mal mal bekler olmuş, durumları düzeltmek için çok geçmiş, malesefmiş, çok üzgünmüş (ler), böyle olsa n'olurmuş, Tyra gelsinmiş, bi de canları sıkılmış.

resimdeki plağı da pembe yapamadım zaten, fotoşopun a.k., delirtti gece gece. bi de yazı görmekten sıkılmış adam moduna girmişim, wykka dedi..ben de any mode would be more than welcome, you name it dedim.

[sarı lalalaleler ilen foolish games i mixlersek nasıl bişi olur acaba, ne dersin vudukız?]

off the vinyl-hearted goes..

ouuff bu ne ya!!

Sunday, December 10, 2006

bi sarı lalalaleler şeysi aldı başını gidio maşallah, niye takıldım bu kadar anlamış değilim!

[yalaaaan hem de kuyruklu yalaaaan, gayet biliosun aslında a.c. yeme beni]

vudukız ile myspace saat sorunsalını hallettik az önce, aferim bize. an itibariyle bi önceki postumda fena bi hata yaptığımı öğrenmiş bulunuyorum. If deki küçük masayı aslında kapmadık, kendisi bizzat vudukız tarafından ayırtılmıştı önceden, özür olsun :D

yazacak pek bişi yok bu gece, beklemeye devam, bi halt olacağı yok zaten [bak ne güzel söylüyosun a.c., a.k., a.b., vs.]

..I know someday you'll be a star in somebody else's sky..can it not be mine..!..?.?

-_-

uzun lafın kısası çok eğlendik..

:P

hmm evet, çok eğlendik ama o kadar değil işte. önce 5-9 ders vardı bi kere, bitmek bilmedi lanet, bittiğinde de fena kıvama gelmiştim (tik) ..ver elini Hayyami ondan sonra! Lolita Tavukları hiç sevmedim, sos daha da beterdi. zaten boş mide + şarap ikilisinin bünyeye neler yapabileceğini bildiğim için laf olsun diye yedim falan.
Herkesler ordaydı..kadehlere dökülen şarabın ruh okşayan şırıltısıyla muhabbetin oldukça yoğun kıvamı "Allaaam n'oolur yarın olmasın" dedirtecek cinstendi itiraf etmeliyim. Şişenin dibini gördüğümde ise gecenin ilk yarısının sona ermekte olduğunu acıda olsa kabul etmek zorunda kaldım. Kafa bilmem kaç milyon olmuştu zaten :)

Sonrasında güle oynaya arabalara koştuk. Cidden güldük ve oynadık ama! Wykka ile kapıdan çıkarken başladığımız badigard geyiği sanırım bi 10-15 dk kadar idare etti bizi. Şöyle ki;

[ağzımızdan dökülen kelimeleri tam olarak hatırlamam pek mümkün değil o yüzden yakın anlamlı bişiler yazmak durumundayım]

A.C. : Olm düşünsene şu badigard Tömer'de bizim öörenci oluyomuş ahahaha
Wykka : Hiç hoş olmaz valla.
A.C. : Niye ki?
Wykka : E hep gelioz buraya, adam gibi dağıtamayız falan fıstık.
A.C. : Aman be n'olucak. Kendi burda çalışıyo zaten, çok hayırlı bi iş sanki. Hem düşünsene süper malzeme çıkar burdan ::
Welcome!
Goodnight!
Ladies first! ve hatta
I've been opening doors all my life @_@


[tam o anda kopum kopum koptuk, kahkahalarımız Bestekar sokaklarında pek yankılandı]

sonrasında da yukarıda bahsettiğim gibi uzunca bi süre aynı geyik döndü. Neye güldüğümüze anlam veremeyen sayın dostlara durumu açıkladığımızda ise mal tadında suratımıza bakıp sırıttılar sadece :)

Arabalara doluşup If e gittik velakin. Hoş bi yer bu If..hoş olmasa da farkına varabilecek durumda değildim ya neyse. Ufak bi masayı kaptık hemen, siparişleri verip başladık oynamaya/dans etmeye. Şarap üstü Vodka yapmanın dünyanın en andavalca hareketlerinden biri olduğunu ne zaman öğrenecem çok merak ediyorum, muhtemelen hiçbi zaman hehe
Genelde Vodka Tonic kişisi olan ben o gece sevgili Wykka nın tavsiyesiyle Vodka/elma suyu denemeye karar verdim, iyi ki de vermişim, cennet suyu mübarek.
Üçüncü posta kıvama geldiğimizde Jinga çıktı sahneye. Onlar gelene kadar davula takılıp kalmıştım zaten, bi de çalmaya başlayınca Allaaaaam..fena gaza geldim :D
Keşke cover ına bile eşlik ettim ya, helal olsun elemanlara!

Ve tabii ki gecenin en mal anı; Chop Suey! ve geri vokalde ben ahahaha
"...when angels deserve to die" kısmında herkes bağırıyo falan..birden müzik kesildi, insanlar bağırmaya devam...ben de o anda ne halt yemeyeyse "when angels dererve to fucking die" diye bağırdım, ouuf tam "high school boi" modeli..solist beni duydu tabi ve beklenmeyen an..mikrofon bana uzatıldı ama neden olduğunu 5sn falan sonra anlayabildim, uzatılmışken boş kalmasın diye de "fucking die" diye bağırdım tekrar haha o an çok eğlenceliydi lakin şimdi düşününce gayet gereksiz bişi yapmışım, çok sarhoştum, hoş görülmeli :P

Bu arada Vodka/elma suyu bitmiş yerine Vodka/portakal gelmişti..sonrası..mekandan çıkana kadar kısmen kabus! Bi ara dışarı çıktım soğukta dolanıp kendime gelim diye..çok kalmışım sanırım, döndüğümde herkes beni arıyodu..e bi yerde düşüp sızdığımı sandılar muhtemelen, kıyamam :)

[park halindeki cipin sahibinden özür diliyorum buradan ve tabii ki önünde duran arabanın sahibinden de]

If çıkışı Na-jay-jay, Wykka, Kenomeno ve şahsım Aspava'ya gidip dürüm zıkkımlandık, biraz daha muhabbet ettik, eğlendik vs.
..fevkalade bi gece geçirdik vesselam. Wykka'nın börtü hepi oldu, önümüzdeki sene bi daha inşallah. Öncesinde benimki var tabi, o zamana kadar..no alcohol, whatsoever!

nite nite

yazıp kaçayım, içimde kalmasın

Tuesday, December 05, 2006

Wykka, Na-jay-jay ve şahsım "Les Evils de Tömér-hane" olarak isimlendirebileceğimiz karakaplıdefter/kitaba resmen girmiş bulunmaktayız, sonumuz hayır olsun :)

Mevz-u bahis kitap/defterin & hadisenin açıklaması şu şekilde yapılabilir;

Her ay sonu öğrenciler bir dizi sınava sokulur ki seviyeleri ölçülüp biçilsin, bir üst kura neş'e ile geçilsin falan filan. Tabii ki bunu yapmak biz superduper okutman, nam-ı diğer make somebody read somethinger, lara düşmektedir. Bizler de işimizi en iyi şekilde yapabilmek ve sınıf ya da öğrencileri bizden sonra devir alacak okutman arkadaşlarımızı muhtemel saç-baş yolma eylemlerinden kurtarabilmek için bir takım öğrencileri -ki bu tipleri "dil körü", "andaval?", "yeteneksiz" ya da sadece "aptal" olarak da adlandırmak mümkün olabilmektedir- itinayla bırakır, kur tekrarına taabi (tabi?) tutarız. Lakin bu ay gayet alışılmadık bir durum yaşandı ve yukarıda ismi geçen okutman arkadaşların sınıflarından yalnızca iki(2)şer öğrenci bir üst kura geçebildi, bu da bölüm başkanlığının dikkatini çekti, isimlerimiz (yine yukari da ismi geçen) kitap/deftere işlendi vs.

işin en komik kısmı ise, sevgili wykka'nın döktüğü sınıfın bir önceki kurda benden, benim döktüğüm sınıfın da ondan geçmiş olmasıydı. Bu arada Na-jay-jay ise gayet free takılarak görevini başarıyla tamamlamıştı.

ha ha!

öyle işte..yazmadan edemedim, zira çok eğlenceli bi durum olduğunu düşünmekteyim. Bundan sonra çapraz kur sistemine geçelim, hep eğlenelim..

*sevgi pıtırcığı olmak istiyoruum*

illusions, delusions and back to illusions again

Friday, December 01, 2006

çevremizdeki "kavramları" algılayış şeklimiz gerçeklik dediğimiz tanımlanması mümkün olmayan, ruh karartan, yeri geldiğinde kafa kırdıran ama her defasında karşımıza geçip zavallı halimize kıs kıs gülen lanet "şey"i oluşturur. peki gerçeklik, olmasını istediğimiz düşünce/hayal/fantezilerin bir birikimimidir yoksa sadece öyle mi görünmek ister? ya da hayallerimizle fantezilerimizi ayırt etmenin bir ölçütü varmıdır? ya da aşk bir hayalmidir? yoksa kendini bilmez fantezilerin her şeyi altüst etmek için girdiği sittin kılıktan birimidir?

tüm bu soruları sormanın bi amacı olmalı.
neyin ne olduğunu ben de bilmiyorum korkarım.

[some people are bound to live with depression -or however you'd want to call that blood-sucking feeling-, that's how they do enjoy living. does that make sense at all!? to me, not really! then again how would i explain the effing fact that a single song could get me six feet down-under-ground and -likewise- make me wonder the pointless answers to those pretty lame-ish questions? THAT, i still do NOT know. one day, hopefully..]

code-mixing/-switching böyle bi şey işte sevgili wykka. kimi zaman kaçıp gitmek istediğin bi yerde sokuverirsin araya, sadece anlaması gereken insanlar anlar, bazen de "asıl" şahıs(lar) her şeyden bi'haber... . yaşayıp gider.

devreleri yakmadan,

too far gone
.

[woot! i rhymed :P]