Ditto!

Friday, September 25, 2009

Bundan sonra her haftanın son Cuma'sı keyfime keyif katan, ruhumu neş'elere boğan and the like bir şanslı kişiye tgif! kuzey kutbu dudu ödülünü vereceğim. Söz konusu ödül törenlerinin ilerleyen zamanlarda faaliyete geçecek diğer bloguma taşınması durumu söz konusu olabilir, zira ödül sahiplerinin sadece müzikçi kimselerden oluşacağına dair bi his var içimde. Çok şaşırtıcı, farkındayım.

Evet efendim, 1. Geleneksel tgif! Kuzey Kutbu Dudu ödülünin sahibi :drumroll: The Gossip gurubunun şah-hane önde geleni Beth Ditto. Bi gün bi kızım olursa ve etrafında olup bitene ayıkmaya başladığında ben büyüyünce Beth Ditto olucam derse desteğimi esirgemem sanırım. Tabii bunu bi gün bi kızım olmayacağını biliyor olmanın zevzekliğiyle söylüyorum o ayrı.

Candy Lies

Sunday, September 20, 2009

başlığı daha önce başka bi yazımda kullanmış olabilirim ve fakat günün anlam ve önemine bu kadar uyan saat itibariyle çağrışımlarını beğenmediğim madonna - hard candy var bi de.

i-na-nılmaz gloomy bi ankara sabahına uyanmanın bayramın ilk gün coşkusuyla karışık şeker pembesi mutluluğu önermesi ilk bakışta her ne kadar zorlama bi deli saçması gibi gelse de değil. bayramın neş'esi ve sayirin çok uzun yıllardır umrumda olduğunu söyleyemem, ki olsaydı bile şu sıra cidden can cekişmekten öteye gitmezdi. kuvvetle muhtemel en son 5-6 yaşlarında sonuna kadar yaşadığım bayram heyecanları, 23 sene sonra bugün hayatın hiçbir zaman bayram olamayacağı bilinciyle karışıp garip bi his çıkarmış ortaya. huzursuz değilim, hatta her şeye rağmen sabah ilk iş aileme sarılıp yanımda olmayan kısmına telefon etmekten mutlu oluyorum. bi de tüm gün kalıp kalıp çukulata yemek istiyorum.

resim altı iyi bayramlar mesajı veremiyorum şu an malum, sevgiyle..

Music Is Dead

Wednesday, September 16, 2009

Nisan 2008'den beri beni bir gün olsun yalnız bırakmayan, markete giderken bile yanımdan ayırmadığım mepeüç çalarım bu sabah itibariyle hayata gözlerini yumdu. Hiçbir numarası yoktu, evet, ancak koşulsuz sevginin gücü böyle bi'şey işte. Çok üzgünüm.

An itibariyle şu yukarıdaki gibi bi alet acımı dindirmeye yetebilir kanımca, ki jigsaw falling into place modu gayet başarılı.

Weird Fishy

Tuesday, September 15, 2009

waking up to a shitty monday hurts A LOT! I love you world..

tivitiyle başladığım bi günden ne kadar hayır bekledim ki sonuçlarından tatmin olmuş değilim anlamadım. to-do listimde çizip atmam gereken ne varsa yerine bol bol kavga edip azar kaydım, hırsımı alamadım kalem kırdım, sonra tekrar azar kaydım ve en son mideme kıramp girince anladım ki işin sonu iyice bok oturdum yerime koyun saydım; zira her gün çobandan hallice kafalarda çalışan bi kimseyim hiç zorlanmıyorum.

şöyle de bi'şey var, koltuk kaygısıyla taklalar atan ve bugün git-yarın da gelme ve/ya o senin problemin şekerim, yerse! mantık guruplarından bir demetle kendi etiğini oluşturmuş kimseler daha rahat mı çalışıyolar acaba cidden merak ediyorum.

tori i don't like mondays çalsın ama ben dinlemeyeyim, olmaz mı?!

bu kadar şapşallığın arasında iyi şeyler de olmuyor değil. bugün erken yattım ama uyuyamayıp geri kalktım mesela. akabinde girişimci ruhumu takdir ettim. ve son bir saat içinde ne kadar güzel şeyler yapmışım diyerek mutlu oldum. bi de gereğinden fazla iletişim kurmanın kafayı 8.5 zkrilyon yaptığını görerek her türlü dilsel faaliyeti minimal seviyede tutmaya karar verdim. pek çok huzurluyum.

Temptation

Saturday, September 12, 2009

Yaşantım söz konusu olduğunda papatya fallarındansa random şarkı göndermelerini tercih ederim bittabii. Papatya fallarını örnek olarak gösteren şu über-emo-can ruh halimi de eshefle kınıyorum an itibariyle!

alternatif title: music is saved
kaynak: vudu

1. How would you describe yourself?
Master and Servant - Depeche Mode

2. What do you like in a guy/girl?
Party In My Head - Sophie Ellis Bextor

3. How do you feel today?
Precious - Depeche Mode

4. What is your life’s purpose?
Terrible Lie - Nine Inch Nails

5. What is your motto?
I Will - Radiohead

6. What do your friends think of you?
The Rat Within The Grain - Damien Rice

7. What do you think of your parents?
Dream - Michael Buble

8. What do you think about very often?
Death And All His Friends - Coldplay

9. What do you think of your best friend?
Corduroy - Pearl Jam

10. What do you think of the person you like?
Anyone - Roxette

11. What is your life story?
Saklama - Mor ve Ötesi

12. What do you want to be when you grow up?
Lover - Sophie Ellis Bextor

13. What do you think of when you see the person you like?
Don't Panic - Coldplay

14. What will you dance to at your wedding?
Run, Pig, Run - Queens of the Stone Age

15. What will they play at your funeral?
Feathers and Doom - The Cardigans

16. What is your hobby/interest?
Angel Food - Ani DiFranco

17. What is your biggest fear?
4th of July - Aimee Mann

18. What is your biggest secret?
Point of View - Silverchair

19. What do you think of your friends?
Confide In Me - Kylie Minogue

20. What will you post this as?
Temptation - Moby

I Was Here.. .

Wednesday, September 09, 2009

2 hafta önceydi. Son dönüşümde çok istememe rağmen kamil koç kendimi bi rockstar gibi hissettirmekten çok uzaktı. Tur otobüslerine gereksiz özentiler yaşadığım bi dönemdi. Zamanın BU kadar çabuk geçmek gibi bi kaygısı da yoktu sanki. Bulvardan yukarı bile yavaş yavaş çıkmayı tercih etmişti taksici. Şimdi baksan yine aynı şekilde düşünebilirim aslında. Ki sonbahar Ankara'da aşık olma-k zamanıdır. Kuğulu'da oturup kuğuları izlemeyi reddetmek aynı zamanda. Diğer taraftan melankoliyle beslenmek. Hep benzer şarkıları seçmek. Yenilere yol vermek. Geçenlere selam etmek ve diğerleri.

Eski formuna kavuşmak denen şeyin saçmalama hakkını sonuna kadar elinde tutmak olduğuna karar verdim hemen akabinde. Bi de zaaflar var bu durumda. Öl dersin ölmez, git dersin gitmez. Kimsenin de ruhu duymaz. Öyle şapşal, can sıkıcı bi durum. Ama sıkı can iyidir, ki çabuk çıkmaz.

Sıkı candan mütevellit kendi kendime ilişkiler yaşarım. Kimisi baya uzun sürer, zira her yalnız kalmak istediğimde yalnızımdır zaten. Gelsin istediğimde de atla deve değildir en nihayetinde. Sonra sıkılıp ayrılırım, kendi de dahil yine kimsenin ruhu duymaz. Ama işte böyle şen-şakrak benzetmelerle bezeli, bol yeşillikli bi yerde bile I look like a U-F-O standing in the rain.

Cheers!

Monday, September 07, 2009

Şurada yaptığım updateler dışında hayatımda hiçbir değişikliğin gerçekleşmediği gayet durağan bi dönemdeyim. Tatil sonrası o sendrom senin, bu sendrom benim salınırken an itibariyle sessiz kalma hakkımı kullanıyor olmam çok şaşırtıcı olmasa gerek. Ayrıca dersim olmadığı zamanlar işimi çok seviyorum, ne mutlu bana.