12

Tuesday, December 11, 2012

yeni yılın ilk ayında ilk seni alıcağım, oh bebek.
ruhum vinil benim. önce baykuş, sonra vinil. baykuşum da vinil zaten. aralık en sevdiğim ay, bu da yeni evimden yazdığım ilk "şey". yılbaşı ağacım(ız) var bu yıl ilk kez. özendiğim her şey gibi onun da bokunu çıkardım süsleriyle felan birlikte. fırsatını bulmuşken zara home ve boyner home kimselerine kucak dolusu teşekkür ediyor ve kiraz gözlerinden öpüyorum buradan. sizleri de öpüyorum. bu ay boyunca bir daha yazacağımı sanmadığımdan olsa gerek şimdiden süpersonik bir yıl diliyorum hepinize. ağacın üstünde asılı salınan novella dedenin de selamı var.

Kedi Canımı

Tuesday, September 11, 2012

buralar eskiden dutluktu. ben de dutluktan sarkar mehtaba çıkardım. panoramik ankara manzarası da cabası.

bir de madonna'nın sol memesi tabii. aylardır, ki 3 aydır, konser orgazımlarımı yazıcam yazıcam diyorum ve fakat olmuyor. illa bi hezeyan olacak ya, işte öyle bir şey.

geldim, gördüm, dönücem diyerek şehvetle öpüyorum seni cancaazım. bi de şu "keep calm and *insert witty sözce here*" zımbırtısına aşağıda görüldüğü üzere bir nokta koymak istiyorum, zira ban her gün bayram.



Semantik

Thursday, April 05, 2012

Yarının Cuma olması, bugünün Perşembe ve hatta dünün Çarşamba olmasından daha anlamlı gelmiyor. Bu işte bir yanlışlık var.

Sıçık bok ise son günlerdeki en seviştiğim küfür.

Bu durumda; no, social networking, no cry.

Kaltak

Monday, March 26, 2012

Başlığa bakıp aldanma sakın; biz eskiden, eski dediğim ben ciddi anlamda çocukken, bisikletin selesine (oturgaç) kaltak derdik ya da ben ciddi miktarda atıyorum şu an. Ama derdik. Bugün Madonna'nın Gang Bang isimli katatonik şarkısını dinlerken aklıma geldi. Gülümsedim ve nerden nereye diye geçirdim içimden; İngiliz dilinde en sevdiğim kelimedir zira bitch.

Hani metafor israfı insanlar vardır ya böyle kıçını kaşıdığı anı havanın ayazından dem vurarak anlatmaya başlar, hah işte öyle hissettim kendimi birden üstteki son iki cümle yüzünden. Kafiye falan da yapmaya başladım baköf bok oldu her şey yazmıycam işte.

Üşüyorum A.M.K.

Thursday, March 01, 2012

son birkaç günde anladım ki;


-4.5 saat oradan oraya koşturup tek bir işi bile halledememek,
-20 dakikalık bir Amerikan dizisine (bkz. Parks and Recreation) hallenmek,
-bu saatten sonra kariyer nasıl değişir ki sorusuna aynı netlikte cevap verebilmek,
-4 yıldır oturduğun evde oturmuyor görünebilmek,
-üstteki maddeye bağlı olarak zaman zaman görünmez olabildiğine inanmak,
-Madonna'yı sahne önünden izleyebilmek, ve kardan ciddi miktarlarda bıkmak mümkünmüş.

gerisi de vardı ama unuttum, zira içlerim üşüyor, içlerim.

Dana [International]

Thursday, February 16, 2012

"Verdiğin her kilonun değerini anlamak için 1 (bir) kilo kıyma düşün", dedi. İrkildim, zira toplamda 12 (oniki) kilo vermiştim. Diğer bir deyişle 12 kilo kıyma.

250 (ikiyüzelli) gr. kıymadan toraman 8 (sekiz) köfte çıkarıyorum. Yani 1 kilo kıymadan 32 (otuziki) toraman köfte çıkarabilirim. Verdiğim 12 kiloya eşdeğer 384 (üçyüzseksendört) toraman köfte eder bu da.

Şimdi daha da irkildim.

Dana gibi yiyorum derken hiç abartmadığımı farkediyorum an itibariyle, hatta kendimi azımsadığımı. Bu bağlamda, köfte yaparken dana kıymayı tercih ediyor olmam tesadüf değil sanırım. Benden çıkması potansiyel köfteyle kaç fakirin doyabileceğini düşündükçe üzülmüyor da değilim ve fakat her şeye rağmen (yaşasın yemek yemek) şişman değilim.