dün otobüste, bugün de iç dünyamda çok fena düştüm. iç huzursuzluklarımdan da bahsetmiştim zaten dün. sonra durup düşündüm, düşümden ayrı kaldım. o ani fren sonrası tutunduğu tutungaç kopunca üstüme düşen adamın elinde kalan tutungaca bakıp nasıl da güldüğüne güldüm sonra. tam da dönüp şoförün anasına-babasına geçirecektim oysa o anda.
akşam kaskatı kesildim. yattığım kucaktan kalkarken, orama-burama saplanan ağrılardan kazulet bir süper kahraman gibi kurtulup ayaklandım. o an tek düşündüğüm sinirli mahalle kocakarısı hareketini yapıp biraz olsun rahatlamaktı, öyle de oldu. şehvetle üç set tekrarladığım hareket içimi gıcırdatarak her şeyi yerli yerine oturtuvermişti. plakçaların üstünde duran kuddusi'ye bakıp masadaki çukulatalara doğru yöneldim ve yedim. sonra tekrar yedim.
tatmin olmadım. bir şey hep eksik kalacaktı.
akşam kaskatı kesildim. yattığım kucaktan kalkarken, orama-burama saplanan ağrılardan kazulet bir süper kahraman gibi kurtulup ayaklandım. o an tek düşündüğüm sinirli mahalle kocakarısı hareketini yapıp biraz olsun rahatlamaktı, öyle de oldu. şehvetle üç set tekrarladığım hareket içimi gıcırdatarak her şeyi yerli yerine oturtuvermişti. plakçaların üstünde duran kuddusi'ye bakıp masadaki çukulatalara doğru yöneldim ve yedim. sonra tekrar yedim.
tatmin olmadım. bir şey hep eksik kalacaktı.
4900 tivit ve bilmem kaç yeni deneme sonra -en azından- egolarımın dönmekten çok mutlu olacağını düşündüm, sanırım bu kadar da tutarlı olabiliriz. evet.
0 bows:
Post a Comment