Paint üzerinde post-anderthal abstracto çalışmalar yapıyorum artık ve İtalyanca öğrenmeye heves ediyorum Babylon ile. Babil'in asma bahçelerinde salınasım var vurgulu "r"lerimle. İngilizce de biliyorum ya nasılsa, zorluk çekmem zannımca.
Her şeyi ve herkesi düşünecek o kadar çok vaktim var ki, etrafımda "hiç bi halt düşünemez oldum" şikayetiyle dolaşıp duran herkesin aksine mütemadi bir brainstorming halindeyim. "Tamam, budur!" dediğim her planın sonrasında hadise dönüp dolaşıp "ama para yok a.k." ye geliyor olsa da, hayallerim, aşkım ve ben low-profiled bi yerde full speed ilerliyoruz.
Bu arada, 2 hafta sonra biletler geliyor. Military terminology bünyesinde bilet, vatan aşkı içerisinde kışlaya giriş yapan bir alt dönem aaahskerlere karşılık gelmektedir. Sonrasında so-called vatan, millet, sakarya zihniyetine bol bol maruz kalacak olan bu gençler, satır aralarındaki welcome to the jungle, ready to get fucked insensitively!? mesajlarını göremeyecek ve ciddi ciddi vatani görevlerini yerine getirdiklerini zannederken, aslında bünyelerinde kalan -o da varsa- 2.5 gram vatan-millet sevgisini de kaybedeceklerdir.
Şöyle bir saptama var bu bağlamda;
Doğu'da asker vatanı bekleyen bir kahramanken, Batı'da, kep ve botlar arasında skilen bir et parçasıdır.
Üstleri memnun etmek için kıç yırtarken, gençlerin "aidiyet" duygusunu tamamen yok ettiğini farkedemeyen ya da bariz göz ardı eden tüm ordu camiasına benden az şekerli bi 3'ün 1'i.
*Diyorum ki azıcık tut kendini, diline kemik tak falan bişiler yap..en azından burada..en azından bi süre. Etrafımdaki herkesten nefret ettiğimi belli etmemeye çalıştıkça batıyorum sanki ama yapacak bişi yok, sınıf ayrımını sonuna kadar destekliyorum bu böyle biline!
*Geçenlerde Amerika'lılardan biri şaşırdı konuşurken, şimdiye kadar sarcastic birini hiç görmemiş buralarda yazık. That day was painfully beautiful like any other day, yes.
*Sevgili Şubat'ın da özel güzel bişi olması gerekiyodu ama olmadı. Tek bildiği 31 çekmek olan yurdum gençleri arasında 29'un önemini gösteremeden gitti ağlamaklı. Şimdi Mart geldi, hoşgeldi..de 4 yıl daha beklemek zorundayız *sniff* Şubat içinde tek bir gönderim bile yok ayrıca, sarı sayfalarım da olmasa yandı gülüm keten helva modunda bi adam olurdum muhtemelen (bkz. would have+v3).
*Zen Neeon öldü, Voxline çok yaşasın. HQ (bkz. Head Quarters) koridorlarında Ms. Amos'un sesini yankılandırıyorum günün ilk ışıklarından akşamlara değin. Utanmadan üzerine bir de Sia, Regina Spektor, Kate Havnevik, UNKLE falan ekliyorum..bekliyorum..bilmiyorum.
*Çizgili Periler sürekli etrafımda. Turuncu çizgileri parıldasa da kimse farkedemiyor..bilmiyor..görmüyor..ben yine bekliyorum.
* Love you all over, therefore I am.