"tırnaklarımı ve saçlarımı kesince çok mutlu oluyor,
güvenli alanlarından tuzlu çayırlara çil yavrusu gibi dağılıveren keçi bokları."
böyle bakınca çok anlamsız. sanatsal bir şiir gibi. ama değil. hiç anlamsız değil. tamam, çayırlar tuzlu olmak zorunda değil; kaldı ki, keçi boklarının güvenli bir alanda bulunabiliyor olması çok tezat. ha, dersen ki anlatıcı burada keçi boklarıyla iç sıkıntılarını somut ve hatta bireysel bir takım vücuda gelişlerle betimliyor, o zaman neden koyun değil de keçi boku? kimse keçinin peynirini bile (çok fazla) sevmezken? o zaman bu, anlatıcının kendini çok sevmediğinin bir yansıması mıdır keçi boklarında? zat-ı muhteremlerin saç ve tırnak keserek mutlu olmaları da hayranlık verici.
derken, ikisinin de sonuna birer "gibiyim" ekleyiver bakalım nasıl olacak!
tırnaklarımı ve saçlarımı kesince çok mutlu oluyor gibiyim.
güvenli alanlarından tuzlu çayırlara çil yavrusu gibi dağılıveren keçi bokları gibiyim.
demek ki, 1. keçi boklarının saç kesmesi ya da hadi kesti diyelim, bundan mutlu olması mümkün değilmiş. 2. her zaman "ikisi de aynı şey" olamayabiliyormuş. 3. keçi inadıyla keçi boku arasında da hiç fark yokmuş, ikisi de bokmuş zira. 4. bu kadar bok-püsür muhabbetten sonra en güzeli kırmızı kırismıs kupalarında earl greymiş. o kadar.
derken, ikisinin de sonuna birer "gibiyim" ekleyiver bakalım nasıl olacak!
tırnaklarımı ve saçlarımı kesince çok mutlu oluyor gibiyim.
güvenli alanlarından tuzlu çayırlara çil yavrusu gibi dağılıveren keçi bokları gibiyim.
demek ki, 1. keçi boklarının saç kesmesi ya da hadi kesti diyelim, bundan mutlu olması mümkün değilmiş. 2. her zaman "ikisi de aynı şey" olamayabiliyormuş. 3. keçi inadıyla keçi boku arasında da hiç fark yokmuş, ikisi de bokmuş zira. 4. bu kadar bok-püsür muhabbetten sonra en güzeli kırmızı kırismıs kupalarında earl greymiş. o kadar.
3 bows:
aklıma george orwell'ın 1984'ü gelmedi değil hani..
bi gün okursam, hangimiz daha iyi söylerim mutlaka.
kimseyi kıyaslamamıştım:)
Post a Comment