Patavatsızlık, densizlik, edepsizlik ve dobralık arasında varolduğu ferzedilen şu ince çizgi var ya [tam da burada we need to draw a line, the line is drawn! diyesim geldi sick & twisted Meredith hatun modunda], işte deli gönül o çizgiyi aşım aşım aşmış korkarım. Hadise protest, overidealistic ve hatta kimi zaman kanser olucan bak bu sinirle adamım! kıvamına gelse de, -yer, zaman, statü birlikteliğinin a.k. bu bağlamda- herkes haddini bilsin arkadaşım. Höt dendiğinde pısacaksın madem ne diye şarlıyosun ota boka, di mi?
Şu yanda görülen resimde bahsi geçen treat'ler, Kızılay'dan Tunalı'ya kadar bırakmayı düşündüğüm iri-çikolata-parçacıklı kurabiyeleri temsil etmektedir. Kişi Tunalı'ya çıktığında görecektir ki topladığı kurabiyelerdeki çikolata parçacıkları gerçek çikolata parçacıkları değil Jay'in namnam'larıdır. Olduğu şokenin etkisiyle nerelere gideceğini bilemeyen kahramanımız ayıkır ki o güne kadar yapmış olduğu şapşallıklar burnundan parametre parametre gelmektedir. Ağlar, sızlar, hırlar, depar atar ama nafile. En sonunda kıçına yediği tekmeyle şöööyle bi sendeler ve topuğu da kırılınca esat dörtyol'dan kocatepe beğendik önlerine kadar yusyuvarlanır, oraya kadar gidince de zaten biz çıkalım kerevetine :evilsmile:
yarına da bi aşk hikayesi yazmalı sevgililer günü şerefine. başlığı da şey olsun . . . who killed mariya su on the first day of the rest of her life! kelalayka gayet ama hoşuma gitti, yerse.
1 bows:
the-loveliest-love-story-ever!
Post a Comment