. ziyadesiyle tactile bi kimse olmama rağmen gereksiz temaslardan nefret ediyorum ve hatta tiksiniyorum. bugün otobüsle eve dönerken, etrafımı çeviren 4 kadını bizzat bu sebepten kafalarını cama vurup kırmak suretiyle öldürmek istedim. şöyle ki;
sol çaprazımdaki kadının çantası sol ayak bileğime çarpıyordu.
solumdaki kadının çantasının salak püskülleri sol kolumun kıllarına sürterek kaşınıdırıyor ve üstüne huylandırıyordu.
önümdeki kadının manda boku rengi dalgalı saçları, koltuğa yasladığım sol elime dokunup yine kaşındırıyor ve huylandırıyordu.
son olarak, sağımdaki kadının t-shirtünün kolu sağ koluma sürterek bünyeyi çileden çıkarıyordu.
minik tefek bi adam olsam azıcık toparlanır en azından ikisinin etkisinden kurtarırdım kendimi ama ne mümkün! uzun bacaklarım ve geniş omuzlarım buna müsaade etmez, edemez. ayrıca niye hepsi kadın a.k.!
. bi daha mümkünse pampero denen yere gidilmesin. gidilse de önceki mekan drunk olmasın, zira temmuz'un 3'ünde iliklerime kadar üşüyebildiğim için çok mes'udum. tek nedeni o değil bittabi. verandadan ileri en bahçeyi çok beğendim, evet. koltuklar çok rahat, armutlar pek davetkar ve vodka-tonic gayet kıvamında.
. bahçeli 7. cadde girişinde, yanımızda duran polis arabasını farketmeyip kırmızıda geçen ve üstüne iki farklı polisin yönelttiği "neden kırmızıda geçtiniz (abla)!?" sorusuna yine iki kere "ama kimse devam etmiyodu!" efsanesiyle yanıt veren na-jay beybiye aşk dolu sevgilerimi yollamak istiyorum tam şu an. promil testi de isteyebilirdik üstüne, buna da şükür bittabi.
. yazılı seviye tespit sonrası sözlü seviye tespit yapmaktan da deliler gibi tiksiniyorum artık. malum ambiguous oral placement bahis ettiğim. daha önce belli kereler yine bu sayfalarda dalga geçmiştim kendileriyle. bu bağlamda, günün monochrome dialogue örneği olarak şöyle bi'şey gösterilebilir;
+ can you sing?
(30 sn. sonra)
- yes, I can.
+ ok, can you dance?
(40 sn. sonra)
- yes, I can.
+ ok, now, are you dense?
(5 sn. sonra)
- hı? annamadım hocam.
+ yok bi'şi. git bankoya kaydını yaptır. hadi.
. big bossla kapışmamızın ikinci günü kutlamaları kapsamında her şey normale dönüverdi birden. nasıl oldu anlamadım. istifa etme noktasına gelmişken böyle anormal bi normalleşme fırtına öncesi ya da sonrası sessizlikten hangisi olur ki acaba! çok yorgunum, ayıkamıyorum.
let us see then you and I.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 bows:
Post a Comment