Part of Speech

Thursday, October 30, 2008

love is a verb here, in my room.

Take A Bow

Wednesday, October 29, 2008

Bloguma erişimimi engelleyen yandan yemiş karar mekanizmalarına ağız dolusu şarlayamadan yapılan hatadan geri dönülmüş bile. Yapılan hata deyince "İstanbul bugün bi facianın daha eşiğinden döndü sayın seyirciler!" girizgahlı tanker patlaması ve/ya gemi çarpması haberleri geldi aklıma. Faciadan hep kılpayı kurtulmamıza ve yapılan hatalardan her seferinde itinayla dönmemize rağmen aptallıktan imtina edemiyoruz bi'türlü; ironide üstümüze tanımıyorum haliyle. Bu bağlamda, ulusal bi sokağa çıkma yasağı ilan edilsin ve sadece zekiler sokakta gezebilsin; aptallar da koruma eşliğinde birbirleriyle görüşebilsin falan, modern dünyanın en büyük gerekliliği bu bence.

Geçenlerde yazmaya başlayıp daralmak suretiyle yarıda bıraktığım bi gönderi vardı. Artık dünyanın en şahane DVD oynatıcısına sahip olduğumdan ve ışıklarının her ne kadar pavyon esintisi yarattığı düşünülse de, fikrimin arkasında durduğumdan (bkz. evet, dünyanın en şahane DVD oynatıcısı), zikrimin ise üstüne binip gezmek istediğinden bahsetmiştim. İşte, o durum hala geçmiş değil.

Uzuncak bi süredir oturup fikir beyan etmişliğimin olmamasından mütevellit beyin zelzelesi yaşıyorum günlerdir. Hezeyanlarımla mutluluklarım arasında kalan rutinlerime de özel ilgi göstermem gerek bu durumda!

Rutin demişken, Jay bugün ilk kez ereksiyon oldu ya da ilk kez açıp gösterdiği için öyle olduğunu düşündüm. Either way, çok duygulandım. Doktor bana benzediğini, aynen benim gibi bipolar olduğunu söylediğinde de aynı şekilde duygulanmıştım. Hatta duygulanmaktan ağzım açık kalmıştı. Ayrıca kendisinden oolum olarak bahsettiğimde "aaaa hocam çocuğunuz mu var!" gibi tepkiler alıyorum ve yine duygulanıyorum :dilçıkaransımayli: Duygu-durum bozukluğu böyle bi'şey heralde.

Yıllardır yalnız yaşamaya alışmış bi adamım ve evin içinde sürekli birilerinin olmasından çok fena kıl kaparım, lakin tam da şu an evin boşluğundan gayet rahatsızım. French Vanilla böyle zamanlarda çekilemeyebiliyomuş diye düşünürken mum söndü gitti, follow the signs?

Get Back In

Sunday, October 12, 2008

ÜDS'nin en saf halinden ALES'in en ateşli modlarına geçiş yaşıyorum gün itibariyle. Hem zitrilyonlarca yazacak şey varken, sadece sol elimin serçe parmağıyla sınırlı-sorumlu seçtiğim kelimeleri ifşa etmek arzusundayım.

Son bir haftalık süreç içerisinde küçülte küçülte kuş kadar bile kalmayan planların kalan kısmı da suya düşünce -e bi zahmet- çıldırdım ziyadesiyle. Mevzu bahis çıldırmanın ne kadarı ilgili yerlere iletildi ve yine ne kadarı geri dönüp kıçımdan ısırdı bilemedim şimdi, de bundan sonra iş çıkış saatleri konusunda kesinlikle ve asla ve kat'a net yorumlar yapmıyorum, as we have agreed.

Hazır çevrimiçi örl grey çayımı da almışken, kaldır yakasını bay bay..