not again!

Sunday, October 14, 2007

Gelsen de gelmesen de fark edecek bir şey yok şu saniyeden sonra. Pet şişemi delmeye başladığında korkmadım, çünkü doluydum ağzıma kadar. En fazla yarıma kadar boşaltabilirdin, kalan yarımla da idare edebilirdim iyileşene kadar. Öyle olmadı ama hiç acıtmaması gerektiği gibi. Parmağımı kessem de yenilenir, kulağımı koparsam devam edebilirim duymaya şekillenene kadar. Susuz kalmak, kurumuş hissetmek, içinin çekilip gidivermesi bi taraflara öyle değil.

Delirmişliğimi izlettim canlı yayında bu akşam, mes'ed eder beni dedim birilerine faideli olmak eğlendirmek babında. Mes'ed değildi o, farkındayım; mebla yerine mevlanın kullanılamayacağının farkında olduğum(uz) gibi aynen. Çok yüksek mevlalar isteyen insanlara karşı çaresiz kalanların ağzından sadece ve sadece "yağdır meblam su." sözleri mi dökülür!? Ben yine de mes'ud olmalıyım sanırım, ne de olsa şimdiye kadar yazdığım minik tefek lafları ve yenilerini toparlayarak söz yazarı olmaya karar verdim, beste kısmım eksiktir hep malum. İlkini tamamladım bile, kime göndereceğimi düşünüyorum sadece. Sana göndersem kıymetini bilmezsin, fotoşopla suratımdaki mutsuz diğer suratı da düzeltemezsin hiç uğraşma.

Işıkları kapattım koş gel yanıma. Karanlıkta göremiyorum yüz ifademi, gölgeler de yok hem, az da olsa rahatım sabaha kadar.

0 bows: